;

Online Kayıt

Ön kayıt formu ile kayıt ol, iletişime geçelim.

Kayıt Ol

Kaygılardan-Çaresizliklerden Doğan Avantajlar

Kaygılardan-Çaresizliklerden Doğan Avantajlar BLOG
ideal saat ikon 2021-07-10

Kaygılardan-Çaresizliklerden Doğan Avantajlar

Kaygılardan-Çaresizliklerden Doğan Avantajlar

    İnsanoğlu hayatı boyunca kimi zaman anlamlı kimi zaman anlamsız sürekli bir telaş içerisinde. İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış bir şekilde yaptığımız yahut yapamadığımız eylemler için kaygılanıyoruz. Peki, kaygılanmanın nasıl bir şey olduğunu veya kaygılarımızın neden olduğunu biliyor muyuz? Bu yazımızda Özel İdeal Öğrenci Yurtları ve tabii İdeal ailesi olarak; sizlere kaygılanma ve kaygı aşamalarından bahsedeceğiz. Kendiniz ve elbette çevreniz için manen bol kazançlı bir okuma olmasını dileriz. Keyifli okumalar!

Kaygı nedir, nasıl anlaşılır?

            Gün içerisinde aklımıza takılan onlarca soru oluyor. Bunun haricinde kafamızı yastığa koyduğumuzda onlarcası daha düşüncelerimizi ele geçiriyor. Hitap ettiğimiz kesim siz değerli öğrencilerimiz olduğu için 18-24 yaş grubu aralığı için konuşacak olursak; “Acaba üniversite hayatım nasıl olacak?” , “Bu pandemi ne zaman bitecek?” , “Yurtlar açılacak mı, açılmayacak mı, ben nerede kalacağım?” , “Acaba yeni normalde okullarımız, sınavlarımız, yaşam standartlarımız nasıl olacak?” , “Üniversite okumak için doğru şehri seçtim mi?” ve benzeri kafanızda binlerce soruyla boğuştuğunuzun farkındayız.

            İşte tüm bu sorular insanlar üzerinde az veya çok kaygılara, gerginliklere sebep oluyor. Gün içerisinde yaşadığımız bu kaygı ve gerginlik durumlarına kimi zaman bilinçli, kimi zamansa bilinçsiz savunma sistemleri geliştiriyoruz. Farkında olmadan geliştirdiğimiz bu tekniklere “savunma mekanizmaları” adını veriyoruz. “Peki, kaygılı olduğumuzu nasıl anlayacağız? Bununla nasıl başa çıkacağız?” diye soruyorsanız, okumaya devam edin. Kaygılı olduğumuz zamanlarda vücudumuz bazı tepkiler veriyor: Nefes darlığı, terleme, aniden sinirlenme, sürekli yorgunluk, titreme, mide ağrısı, baş ağrısı, kalp ve bel ağrıları, gibi…

“Oto-Hipnoz Tekniği” ile kaygınızla sağlıklı bir şekilde başa çıkabilirsiniz!

            1980’li yıllarda Holland ve Tarlow  adındaki psikologlar kaygı ile ilgili oto-hipnoz tekniğini savunmuşlardır. Bu teknik ile istenmeyen duygu ve düşünceleri zihinden atıp; bunların yerine istenen duygu ve düşünceleri koymayı amaçlamışlardır. Bu teknik otururken veya yatarken uygulanabilir. Mümkün olduğu kadar sakin bir ortamda yapılmalıdır. Ortalama 10-20 dakika süren bu egzersiz 3-4 hafta her gün yapılırsa, tetikleyici kelime ile hemen gevşeme ortaya çıkartabilme mümkün olabilmektedir. Şimdi oto-hipnoz tekniğinin nasıl uygulandığına bir göz atalım.

  • Güçlü ve derin bir nefes alın, göz kapaklarınızın kapanmasına izin verin ve dikkatinizi nefes alıp verişinize odaklayın.
  • Zihninizin berraklaştığını düşünürken, vücudunuza rahat bir şekil verin ve kendi tetikleyici kelimenizi belirleyin.
  • Derin nefes alın ve 10-15 saniye nefesinizi tutun. Nefesinizi verirken tetikleyici kelimenizi tekrarlayın ve tüm kaslarınızı gevşetin.
  • Derin nefes alın ve 10-15 saniye nefesinizi tutun. Nefesinizi verirken tetikleyici kelimenizi tekrarlayın ve karnınızdan ayaklarınıza kaslarınızı gevşetin.
  • Derin nefes alın ve 10-15 saniye nefesinizi tutun. Nefesinizi verirken tetikleyici kelimenizi tekrarlayın sırt ve kollarınızı gevşetin.
  • Derin nefes alın ve 10-15 saniye nefesinizi tutun. Nefesinizi verirken tetikleyici kelimenizi tekrarlayın baş ve ense kaslarınızı da gevşetin.
  • Tekrar derin nefes alın ve 10-15 saniye nefesinizi tutun. Nefesinizi verirken aynı anda hem tetikleyici kelimenizi tekrarlayın, hem de tüm vücudunuzu sakince tarayarak gevşememiş kısımları saptayıp buraları da gevşetmeyi deneyin.
  • Nefesiniz normale dönene kadar bekleyin; bu esnada vücudunuzu tekrar tarayın ve gevşememiş veya tekrar gerilmiş kısımları saptayın, zihninizde oralara gevşetici-rahatlatıcı renkli bir krem sürdüğünüzü canlandırın.
  • Şimdi kendinizi 10 basamaklı bir merdivenin başından rahatlatıcı sahnenize bakarken hayal edin. Yavaş yavaş merdivenlerden inmeye başlayın ve her basamağı 10’dan geriye sayın, indiğiniz her basamakta daha fazla gevşediğinizi ve daha derin bir hipnoza doğru daldığınızı hissedin.
  • Zemine ulaştığınızda rahatlatıcı sahnenizin tam içine girdiğinizi hayal edin. Birkaç dakika bu sahnede gördüğünüz renklere, şekillere, seslere ve her şeye odaklanın ve kendinizi tamamen bırakın. Vücudunuzdaki gevşeme ve huzurun hoş duygularını hissedin.
  • Şimdi, pozitif telkininizi kendinize tekrarlayın. Gerçekten hissederek ve tam söylenmesi gereken tonda söyleyin. Pozitif telkininizin içinizde yerleştiğini hissedene kadar söylemeye devam edin. Bittiğinde, bir süre daha aynı ruh halinde kalın ve pozitif telkininizin sizde oluşturduğu güven, sükûnet ve gevşemenin tadını çıkartın.
  • Hazır olduğunuzda 1’den 5’e kadar sayarak yavaşça oto-hipnozdan çıkın. 5 sayısını söyleyince gözünüzü açın, kollarınız ve bacaklarınızı oynatın, iyice bir gerinin.

“Kaynağı Bulma Tekniği” ile kaygınızla hızlı bir şekilde başa çıkabilirsiniz!

            Oto-hipnoz tekniğinin yanı sıra ikinci bir bilinçli başa çıkma tekniği, “kaynağı bulma tekniği”dir. Kaygıya neden olan etkenler bireyin benliğindeki yetersizlik duygusunda yatıyor olabilir. Bu nedenle kaygıya yol açan temel nedenleri anlamak aslında göründüğü kadar kolay değildir. Şimdi de kaynağı bulma tekniğinin nasıl uygulandığına bir göz atalım.

  • Öncelikle kaygınızın farkına varın ve kabul edin.
  • İçinde bulunduğunuz durumdan bir süre uzaklaşıp durumu gözden geçirin.
  • Kendinizi en rahat hissettiğiniz ortamı hayal edin.
  • Kaygının temelinde yatan nedenlerin sizin benlik kavramınızı nasıl etkilediğini anlayın.
  • Kısa ve uzun vadeli çözümlerle kaygıyı ortadan kaldırmaya çabalayın.
  • Kendinize güveniniz eksik ise alansal okumalar ile ego kapasitenizi geliştirin.
  • Kaygı için harcanılan enerjinin size bir faydası olmadığını unutmayın.

            İçinde bulunduğunuz ortam veya kendi değersizlik hissiyatlarınızdan kaynaklanan nedenlerle kaygı duymanız oldukça normaldir fakat unutmayın ki başa çıkmak için önlem almak da sizin ellerinizde; kaygınızın abartmaktan sakının, olumsuz duyguları abartmak her ne kadar normal gözükse de sizleri yorucu bir kısır döngü içine itecektir. Kaygıyı sıfıra indirmek oldukça zordur. Kaygı düzeyimizin sıfır olması gibi bir durum söz konusu olmadığına göre de kaygıya neden olan unsurları kaygılanarak çözemeyiz. (: Kaygıya harcadığımız enerji ve kaygılanmanın ortaya çıkardığı nörofizyolojik koşullar, dikkat ve düşünme kapasitenizi olumsuz yönde etkiler.

           

Kaygıyı Dönüştüren “Savunma Mekanizmaları”

            Bir başka değineceğimiz nokta ise bilinçsiz şekilde kaygıyı bastırmak adına yaptıklarımız yani savunma mekanizmalarımızdır. Burada biraz da kendimizi aldatmaca söz konusudur diyebiliriz ancak savunma mekanizmaları bilinenin aksine gerçekten kaygıyı azaltır. Gelin bu mekanizmaları birlikte inceleyelim.

  • Mantığa Bürüme: Bireyin haksızlığını bastıracak veya kendini üste çıkaracak bahaneler bularak davranışının arkasına sığınma yöntemidir.
  • Bastırma: Kişi onda derin kaygılar uyandıracak düşünceleri bilinçaltına iterek  baskılar. İyi veya kötü bir zamanda sorulmuş olması fark etmeksizin konuyu değiştirir.
  • Yansıtma: Bireyin kendisindeki kusurları başkasında görme eğilimidir. Kendinde bulunan olumsuz yönleri sanki olması gereken buymuş gibi gösterir.
  • Özdeşleşme: Kişinin kendisinde bulunan özellikleri özenilir bulmaması ile birlikte başkası gibi davranması eğilimidir. Kısacası başka birine özenme eğilimidir.
  • Yer Değiştirme: Bireyin gücünün yetmediği bir ortamda yaşadığı kaygıyı, gücünün yettiği kişi veya kişilere aktarması durumudur.
  • Yüceltme: Toplumsal yönden kabul olmayan şiddet içerikli eylemleri olan kişiler bu eylemleri normal karşılanabilme ihtimali olan yerlerde veya mesleklerde yaparlar.
  • Soyut Kavramlara Bürüme: Kaygı uyandıracak maddesel bir durumu soyut algılama durumudur. Bu kişiler yakın çevrelerine dahi kendilerini açmakta güçlük çekerler.
  • Hayal Dünyasına Kaçma: Bulunduğu yerden veya konumdan memnun olmayan bir bireyin, hayalindeki statü ve rollere göre davranmasıdır denilebilir.
  • Telafi: Kendimizi zayıf veya eksik gördüğümüz bir alandaki eksikleri kapatmak adına farklı bir konuda daha iyi olmaya çalışmaktır.
  • İnkâr: Kötü bir davranışta bulunan birey bu davranıştan doğacak kaygıyı önleme amaçlı yaptıklarını kabul etmekte direnir; inkâr mekanizmasını kullanır.

Dediğimiz gibi her birimiz irili ufaklı kaygılarla boğuşuyoruz. Bunlarla isteyerek veya istemeyerek başa çıkıyoruz. Siz sevgili öğrencilerimiz ve güzel okuyucularımız için diyeceğimiz şudur ki; tahammül edebiliyorsanız edin ya da gücünüz varsa savaşın ancak arada bir yerlerde olmayın, olmayın ki yorulmayın...

Bastırılmış Kaygıların Doğurduğu Çaresizlik

            Biraz da çoğu zaman başta önemsenmemiş, sonrasında ise içinden çıkılmaz bir hal almış kaygıların beraberinde getirdiği çaresizlik hissinden bahsedelim. Yaşadığımız birçok sorunun ardından sıkça çaresiz olduğumuzdan dem vururuz çünkü çaresizlik insanoğlunun mayasında vardır sevgili öğrenciler... Şuan içinde bulunduğumuz sıkıntılı pandemi dönemlerinde de bu “çaresizlik” algısını maalesef ki çok daha yakından gözlemlemekteyiz.

Çaresizlik nedir?

            Çaresizlik; bir olay karşısında ne yapacağını bilememek, umutsuzluğa sürüklenmek, bir şey yapamamaktan dolayı yaşanan sıkışmışlık hissi anlamlarına gelir. Duygularımız her birimiz adına çok önemlidir, çaresizlik de bu önemli duygulardan biridir. Aslına bakarsanız bizi etkileyen, yoran ve yıpratan bu çaresizlikten kendimiz için olumlu birçok sonuç çıkarabiliriz. Nasıl mı? Okumaya devam edin!

            Takdir edersiniz ki başarının arkasındaki en önemli şey istikrar ve inançtır. Atalarımızın “Sabreden derviş, muradına ermiş.” sözleri bu konudaki en muhteşem öğretilerden biridir. Sabreden ve ısrarla isteyen biri er ya da geç muvaffak olur. Bazen “olmuyorsa zorlama” diyenlere inat, “zorlamıyorsan olmuyor” demek gerekiyor ve her ne ise hedefimiz o doğrultuda tüm sınırlarımızı zorlamak durumundayız. Çok isteyip de yapamadığınız bir şeyi anımsayın şimdi. Ne kadar istediniz? Ne kadar çabaladınız?

            Hayatın sillesini yemekten yanakları nasır tutmuş biri ile ilk kez haksızlığa uğramış biri elbette ki aynı olamaz. Bazen “halledebilmek - üstesinden gelebilmek” de kötü yaşantılarla öğrenilmesi gereken şeylerdir. Ne demek “hayatın sillesi”? Okkalı bir tokattır sille. Hiç gerçek bir sille yediniz mi? Bu yazıyı okuyanların arasında evet ben gerçekten hayatın sillesini (tokadını) yedim diyenleriniz de vardır, hayatım hep güllük gülistanlıktı diyenleriniz de… Umarız iki tarafa da bir şeyler katabiliriz.

Çaresizliğini avantaja çevir!

            Hayatta en kötüsü olmuş olsa bile, bir çaresizliği kullanarak durumu kendi lehinize çevirebilir ve kendinizi belki hayal bile edemeyeceğiniz yerlerde bulabilirsiniz. Dünya türlü çaresizliklerden zirveye erişen insanların ilham verici hikâyeleri ile doludur. Başarmak için istemek, çaba göstermek ve inanmak yeterlidir. Bir şekilde kazanan olmanız, bunun için her daim çaba göstermeniz için İdeal Öğrenci Yurtları ve tabii İdeal ailesi olarak bizler arkanızdayız.

            “Zafer pek bir şey öğretmez; yenilgi çok şey öğretir.” der bir Japon atasözü... Zorluk çekmeden, fark yaratmadan bir yerlere gelmek hiç de kolay değildir. Zira günümüz dünyasında ayakta kalmak ve kendimizi korumak istiyorsak çok çaba göstermemiz lazım. Çabanızın karşılığı geldikçe de motivasyonunuz katlanacaktır. Bir sınavı, başvuruyu, mülakatı onlarca kez deneyip de hala amacına ulaşamayan insanlar hangi motivasyonla istedikleri noktaya gelmek için çabalıyor dersiniz? Çaresizlik motivasyonu ile elbette!

            Gidecek başka bir kapının olmayışı size bazen, hatta çoğu zaman, yeni kapılar inşa etme olanağı sağlayacaktır. Hem de kendi istek ve arzularınıza göre… Aslında şikayet edip durduğumuz çaresizlik; bizim için muhteşem bir motivasyondur. Bir şeylerden şikayet etmek yerine, içinde bulunduğunuz çaresizliği yönetmeyi öğrenin! (: Çaresiz kaldığınızı hissettiğiniz her seferinde kendinize bunun kötü bir durum olduğunu ama size çok şey öğrettiğini hatırlatın. O baskın duygunun anlık kötü hissiyatları geçtikten sonra haklı çıktığınızı göreceksiniz.

            “Unutmayın ki; büyük çaresizlikler, büyük kazançlar getirir.”

Özel İdeal Kız ve Erkek Öğrenci Yurtları: Konya – Ankara – İstanbul

            Benzer yazılarımız için; şuan bulunduğunuz internet sitemizin haberler bölümünden blog butonuna tıklayabilirsiniz. Yine bulunduğunuz web sitesi üzerinden, isterseniz Ankara, isterseniz Konya, isterseniz de İstanbul’da bulunan yurtlarımızı 360 derece sanal tur uygulamamız ile gezebilirsiniz. 26 yıldır vermekte olduğumuz kız ve erkek öğrenci yurtları hizmetinin önceliği her daim sizlerin rahatını ve konforunu düşünmek olmuştur. Geleceğe yönelik yatırımlarınızı desteklemek, sorumluluk ve kaygılarınızı azaltmak, çaresizliklerinizi avantaja dönüştürmek için bizler her daim yanı başınızda olacağız. Özel İdeal Kız ve Erkek Öğrenci Yurtları olarak sağlıkla kalmanızı ve önce kendiniz sonra insanlık için büyük adımlar atmanızı diliyoruz.

“İdeal Ailesi ile sorumluluklarından kurtul, kaygılarını azalt, çaresizliklerini sev!”

                                                                                                                     

 

TÜM SAYFALARI GÖR


Instagram
WhatsApp
LinkedIn
Tiktok