“Squid Game” Felsefi Analizi
Günümüzün en popüler dizilerinden biri olan “Squid Game”; insanların çaresizlik karşısında neler yapabileceğini tüm yalınlığıyla gözler önüne seren, Güney Kore yapımı bir Netflix dizisidir. Aynı zamanda Kore dizilerine karşı önyargılarımızı da kırmamızı sağlamıştır desek yanılmış olmayız. Öncelikle şunu söylemeliyiz ki dizide birçok ahlaki ikilem ve sorgulama gözlemlemek mümkün. Yazıyı yazarken ve diziyi araştırırken karşımıza çıkan teori ve kuramlardan bizce en mantıklısı; “Kohlberg’in Ahlaki Gelişim Kuramı” oldu. Araştırma evresinde bir başka incelemeyi okurken karşılaştığımız, “Batık Maliyet Yanılgısı” konusundaki fikirleri de sizlerle paylaşacağız.
Kohlberg, ahlaki gelişim kuramında, ahlaki yargının insan yaşamındaki işlevi çerçevesinde incelenmesi gerektiğini vurgular. Kolhberg’in ahlak gelişimi kuramı, Piaget’nin kuramının yeniden incelenmesi, yeniden adlandırılması olarak kabul edilir. Kohlberg de Piaget gibi çocukların ve yetişkinlerin belirli durumlarda davranışları nasıl yorumladıklarını incelemiştir. Piaget ahlaki gelişimi bir inşa süreci; Kohlberg ise evrensel ahlaki ilkelerin keşif süreci olarak görmektedir. Ayrıca Piaget, anlattığı öykülerde eylem ve düşünce arasında bir ayrım gözetmezken, Kohlberg deneğin zihnindeki çatışmaları anlamaya yönelik hipotetik (varsayımsal) öyküler anlatmaktadır. Bu amaçla araştırmalarını çocukların ve yetişkinlerin ahlaki ikilemlerini kapsayan belli durumlar vererek onlara bu durumlarda nasıl tepkide bulunacaklarını sorarak yürütmüştür.
Kohlberg’e Göre Ahlak Gelişim Kuramı Dönemleri
- Gelenek Öncesi Dönem: Bu düzeydeki çocuk, kültür içinde kabul edilen iyi ve kötü, ölçütlere göre davranır.
İlk Aşama: Ceza ve İtaat Eğilimi
Bu dönemde kurallar, başkaları tarafından konur. Çocuklar, sadece otoriteye uyar ve cezalandırılmaktan kaçınır. Genellikle olayların dış görünüşüne ve ortaya çıkan zararın büyüklüğüne bakarlar, olayların gerisindeki nedenler önemli değildir. Fiziksel sonuçlar, etkinliğin kötü ya da iyi olduğunu belirlemektedir. Örneğin bir çocuk annesine yardım ederken tabakları istemeden kırmıştır, bir diğeri annesinden izinsiz şeker alırken şekerliği istemeden kırmıştır. Bu dönemdeki çocuklara hangisinin suçlu olduğu sorulduğunda tabakları kıran çocuğun daha suçlu olduğunu belirtmişlerdir.
İkinci Aşama: Saf Çıkarcı Eğilim
Bu aşamada çocukların sadece kendi istekleri ve gereksinimlerinin karşılanması önemlidir. Diğer bireylerle olan ilişkilerinde onların gereksinimlerinin de farkındadırlar; fakat yine de kendi çıkarları ön plandadır. Başkalarının gereksinimlerini çıkarcı bir tavırla dikkate alırlar. Somut değişime dayanan adil alışverişler yaparlar. Göze göz, dişe diş anlayışı hâkimdirler ve “her şey karşılıklıdır” inancı ile hareket ederler. Maddi eşitlik ilkesi, bu dönemdeki çocuklar için adalet anlayışının en belirgin göstergesidir.
- Geleneksel Dönem: Bu dönemdeki çocuklar, diğer insanların beklentilerine; özellikle de genel toplumsal düzenin beklentilerine uymak isterler. İçinde bulundukları grubun gereksinimlerini bazen kendi gereksinimlerinden üstün tutar ve grubun isteklerine uygun davranmaya özen gösterirler. Sosyal düzeni destekleme ve sadakat önemlidir.
İlk Aşama: Kişiler Arası Uyum
Kendi akran grubuyla iş birliği içinde, ait olduğu grubun kurallarına uygun davranırlar. İyi çocuk olarak başkaları tarafından onaylanmak isterler. Başkalarına iyi davranmak, yardım etmek onları mutlu eder. Benmerkezciliğin azalması ve somut işlemler dönemine girilmesiyle çocuk, olayları başkaları acısından görebilme özelliğini kazanır. Çevresinde bulunanların hissettiklerini de dikkate alır.
İkinci Aşama: Kanun ve Düzen Eğilimi
Bu dönemde doğru davranış sosyal düzene ve otoriteye uygun olarak kişinin görevini yerine getirmesidir. Artık akran gruplarının kurallarının yerini, toplumsal kurallar ve kanunlar almıştır. Kanunlara hiç sorgulanmaksızın uyulmalıdır. Uymayanlar ise kesinlikle hoş görülmezler. Yetişkinlerin çoğunun bu dönemde olduğu varsayılır.
- Gelenek Sonrası Dönem: Birey, izlemek istediği ahlak ilkelerini otoriteden bağımsız olarak seçer. Ahlak gelişiminin son iki aşaması bu düzeyin kapsamındadır.
İlk Aşama: Sosyal Sözleşme Eğilimi
Genellikle temel hak ve özgürlükler göz önüne alınarak konmuş̧ olan yasa ve kanunlara uymak çok önemlidir. Toplumsal kuralların ve değerlerinin göreceli olduğunu düşünerek bunları eleştirici bir şekilde incelerler. Kanunların demokratik olarak değiştirilebileceği ilkesine sahiptirler. Bu dönemde insan hakları, özgürlük gibi kavramlar bireyin değerler sisteminde önemli yer tutar.
İkinci Aşama: Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi
Ahlaki gelişim açısından ulaşılabilecek son noktadır. Birey, ahlak ilkelerini kendisi seçip oluşturur ve bunlara uygun davranır. Burada bireyin benimsediği ahlak ilkeleri; insan hakları, bütün insanların eşitliği, adalet gibi soyut ve evrensel düzeyde ahlak ilkeleridir. Bu ilkeler, genellikle demokratik toplumlarda uygulanan kanun ve yasalarla uyumludur.
“Squid Game”
İlk sezonu Eylül ayında 9 bölüm olarak yayınlanan dizide ekonomik sıkıntı çeken ve çıkmazda olan, hatta beden haklarından feragat eden insanlara bu çıkmazdan kurtulmaları için enteresan bir oyun teklifi yapılmaktadır. Hatta bu teklif de yine “ddakji” adında bir oyunla yapılmaktadır. Bu oyun sonucunda esas oyuna katılmayı kabul eden insanlar belirlenen yerde ve saatte bayıltılıp oyun adasına götürülmektedir. Uyandıklarında kendilerini aynı tip kıyafetleri giymiş olarak bulan insanlar ilk oyuna çıktıklarında oyunun ne kadar ciddi olduğunu orada anlıyorlar. Oyunlarda söylenen “öldün çık” kavramının gerçekliği ile sarsılan oyuncular oyunu bitirmek istiyorlar ve oyunlar oylama ile bitiriliyor. Fakat dizinin ilerleyen zamanlarında oy çokluğu ile bitirilen oyun, yeniden başlıyor.
İşte burada karşımıza insanoğlunun maddiyat karşısındaki müthiş çaresizliği çıkıyor. İnsanlar vaktinde yaptıkları fazla harcamaların telafisi için canları pahasına bir oyuna başlıyorlar. Esasında araştırmamızı yaparken denk geldiğimiz ve bu tanıma uygun bir kavram var; “batık maliyet yanılgısı”… Aslında hiç de rasyonel olmayan bir karar verme şeklidir. Tanım olarak; bireylerin geçmişte harcadıkları zaman, emek veya yatırdıkları para sebebiyle, yanlış bir yatırımı veya davranışı sürdürmekte ısrarcı olmaları durumudur.
İşte bu çaresiz insanlar, Squid Game’in batık maliyet yanılgısına kapılan oyuncularıdır. Bu oyun onlara çok fazla boşa yatırım yapmışken büyük bir telafi şansı sunmaktadır. Birçok oyuncu oyuna ikinci kez dönmek istediğini şu sözlerle ifade etmektedir.
“Gitsek ne olacak? Dışarıdaki hayat zaten cehennem gibi…”
“Şimdi durursak sadece ölmüş olanlara iyilik yapmış oluruz. Benim dönecek evim yok.”
“Burada en azından bir şansım var. Ama orada? Orada hiçbir şeyim yok.”
“Burada kalıp sonuna kadar gidelim. Orada kalıp köpek gibi ölmektense burada kalıp denemeyi yeğlerim.”
Böylece insanlar oyunun ikinci kez başlamasını istiyor ve karakterlerin aldığı kararlar ile gelişen olaylar üzerine kurulmuş bir dizi başlıyor.
Karakterler İncelemeleri
Oyuncu 456
Dizinin başrolü Gi-Hun; tefeciden aldığı borç sonucu beden haklarından feragat eden, at yarışı bağımlısı biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sorumsuz davranışlarından dolayı boşanmıştır ve kızına iyi bir baba olmaya çabalamaktadır. Normal hayatta pek kayda değer biri olmasa da, oyunlar başladığında oyunların amacının ne olduğunu, bir sonraki oyunda ne ile karşılaşacaklarını en başından beri sorgulayan ve tahmin etmeye çalışan birisidir. İnsanların kaybettikleri takdirde öldürüldüğü bu oyunu oynamayı başta yapılan oylamada ilk o reddetmiştir. Oyunda öldürülen biri olduğunda ilk o bağırmıştır. Çaresizlikten dolayı oyuna ikinci kez dönmesine rağmen, kendi değer yargılarının dışına çıkmamaya özen göstermektedir. Bu olaylara olan duyarlılığı ve etik kurallara olan bağlılığı; oyunları kazanamayacak durumda görünen, sürekli beyninde tümör olduğunu/zaten ölmek üzere olduğunu söyleyen yaşlı oyuncu 001’i takıma alışı kendisinin ahlak seviyesinin ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir. Bu da Gi-Hun’un, Kohlberg’ in Gelenek Sonrası Dönem/Sosyal Sözleşme Eğilimi evresinde olduğunu göstermektedir.
Oyuncu 199
Abdul Ali, dizide öldüğüne belki de en çok üzüldüğümüz karakterlerden biridir. Hem Müslüman oluşu hem de göçmen olarak geldiği için, baskı ve sefalet içinde yaşamış oluşu Abdul Ali’yi daha içimizden biri olarak görmemize sebep olmuştur. Karısı ve çocuğunu yaşadıkları sefaletten kurtarmak için oyunlara katılmıştır. En ufak bir iyiliğe cevapsız kalmayan, iyi niyetini son ana kadar bırakmayan temiz kalpli biridir. Kendisine oyunda güçlü gördüğü birisini otorite olarak kabul eder ve o ne derse yapıp takımın iyi olması için düzene sonuna kadar uyan birisidir. Bu da Abdul Ali’nin; Kohlberg’in Kanun ve Düzen Eğilimi evresinde olduğunu göstermektedir.
Oyuncu 212
Mı-Nyeo, oyun boyunca herkese gereğinden fazla samimiyetle yaklaşan, tek başına kalmanın kendisine olan zararlarını bilen, bir takımda olmak için her şeyi yapabilecek birisidir. Oyunlar başladığında önce Oyuncu 67′ye tuvalette yardım etmiş daha sonra Oyuncu 101′e şeker oyununda çakmağını verip kendini riske dahi atmıştır. Tabii ki bunların hepsini bir gruba ait olmak için yapmaktadır. Belli bir düzeyde duygudaşlık seviyesine ulaşmıştır ve bir gruba dâhil olmak için her türlü konuda iş birliği yapmaktadır. Dâhil olduğu grup ile iş birliği içinde oluşu ve grubun kurallarına uygun davranması, Mı-Nyeo’nun, Kohlberg’in Kişiler Arası Uyum evresinde olduğunu göstermektedir.
Oyuncu 111
Sırf oyunları önceden öğrenebilmek için, öldürülen oyuncuların organlarını çıkarmayı kabul eden, nam-ı diğer Cerrah… Her ne kadar dizinin geneline bakıldığında ahlaki açıdan ikilemler olsa da “oyunda herkes eşittir” ilkesi sebebiyle bu usulsüzlüğünün ve çıkarcılığının cezasını canıyla ödemiştir. Somut değişime dayanan adil alışverişler yapmaktadır ve göze göz, dişe diş̧ anlayışına sahiptir. Cerrah’ın, “Her şey karşılıklıdır” inancı ve yalnızca kendi çıkarları için başkalarının gereksinimlerini dikkate alıyor olması, Kohlberg’in Saf Çıkarcı Eğilim evresinde olduğunu göstermektedir.
Oyuncu 101
Heo Sung-tae, oyun boyunca belki de ahlaki seviyesi en düşük karakter olarak karşımıza çıkmaktadır, büyük ödülü kazanmak için her şeyi yapmaktadır. Kaba kuvvet kullanarak insanların haklarına giren bir karakterdir. Hatta ait olduğu, liderliğini ilan ettiği gruba bile ihanet etmiştir. Muhtemelen birçoğumuz öldüğüne dahi üzülmemiştir. Yoğun bir benmerkezcilik duygusuyla davranan Heo Sung-tae, kuralların varlığından bile haberdar değildir; hatta ödüllendirildiği her şeyi güzel, ceza aldığı her şeyi ise kötü olarak nitelendirmektedir. Bu durum, Kohlberg’in ahlak gelişim kuramının Ceza ve İtaat Eğilimi evresinde olduğunu göstermektedir.
Oyun İncelemeleri
Ddakji: Zaten çaresizlik içinde ve çıkmazda olan oyuncuları kazanmak için daha da hırslandırıp asıl oyunun içine çekmeye, bedenleri ile neler başarabileceklerini göstermeye çalışan bir oyundur. Bizce ilk formatın amacı oyunların sahtekârlık ürünü olmadığı konusunda insanları ikna etmektir.
Kırmızı Işık, Yeşil Işık: Aslında oldukça basit kuralları vardır fakat sistem oyuncuları strese sokmaktadır. Bu stres oyunculara normalde yapmayacağı hatalar yaptırmaktadır, hata yapıp kuralların dışına çıkanlarsa elenmektedir. Kısacası oyun sistemin isteklerini gerçekleştirmek üzerine kuruludur. Amaç kız döndüğünde hareketsiz kalmak ve süre dolmadan belirlenen çizgiyi geçebilmektir.
Şeker Kalıbı: Aslında tıpkı kırmızı ışık, yeşil ışık oyunundaki gibi, zaman baskısı ve ölüm tehdidi karşısında yapılması çok kolay gibi görünen bir görev birçok yarışmacı için stresle harmanlandığında imkânsız hale gelmektedir. Amaç bir kalıptan farklı şekillerdeki şekerleri bir iğne yardımı ile kırmadan çıkarmaktır, şekeri kırılan oyuncu elenmektedir. Dizinin başrolü Gi-Hun’un diğer oyunculara ilham olarak şekeri yalayarak çıkarması ise belki de en ilgimizi çeken sahnelerden biri olmuştur.
Halat Çekme: Bu oyunda takımlar diğer takımlarla yarıştırılmakta ve iyi olan takım hayatta kalmaktadır. Halat çekme oyunu her ne kadar güce dayalı gibi görünse de aslında stratejinin ve takıma sadık kalmanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Yaşlı olduğu için oyuna alınmak istenmeyen Oyuncu 001′den öğrendiğimiz en önemli şey ise kimsenin zayıf halka olarak görülmemesi gerektiğidir.
Misket Oyunu: Oyuncular ikili takımlar halinde yarışacaklarını düşünürken sistem bir anda her oyuncuyu kendi takım arkadaşlarına karşı yarıştırmaktadır. Burada bireysel çıkarlar söz konusudur ve oyuncular birlikte yola çıktıkları arkadaşlarına ihanet etmek zorunda bırakılmaktadır. Devam edebilmek için gerekirse en yakın arkadaşlarını ya da eşlerini öldürmek zorunda kalan oyuncular diğer bir yandan karşılarındaki kişi için kendilerini de feda edebilmektedir.
Cam Köprü: Amaç cam bir köprüden kırılgan olmayan karoları seçerek aşağı düşmeden karşıya geçebilmektir. Oyuncuların yaptığı seçimler düşmelerine de neden olabilir, karşıya ulaşmalarını da sağlayabilir. Bu yolda bazen birilerinin arkasına saklanmaları, bazen de hedefe ulaşmak için kendilerinden önce atılan doğru adımları takip etmeleri gerekmektedir.
Kalamar Oyunu: Diziye de adını da veren son oyun, bizlere sona kalan iki kişinin ölümüne rekabetini izletmektedir. Artık kurallar yoktur, kuralsızlık vardır ve rakibine acıyan oyuncu kaybetmeye mahkûmdur. Çünkü rakibi kazanmak için her şeyi yapacaktır. Biraz karmaşık bir oyun olması sebebi ile izleyenlerin aklında canlandığını izlemeyenlerin de izlediklerinde göreceklerini ümit ederek yazımızı sonlandırıyoruz.
“İdeal Öğrenci Yurtları olarak yeni yazılarımızda görüşmeyi dileriz, sağlıklı günler genç insan!” (: